Renew Europe Group’tan Valérie Hayer ve European People’s Party Group’tan José Manuel Fernandes, Avrupa Parlamentosu’nun AB bütçesi için kendi kaynaklarını oluşturmaktan görevli eş raportörleridir.
Bangladeş’in Dhaka kentindeki Rana Plaza binasının 10 yıl ilkin çökmesi birçok kişinin hafızasına kazınmıştır. O gün 1.100’den fazla insan, çökmekte olan bir binada işe geri dönmeye zorlandıkları için korkulu koşullar altında öldü. Sahipleri risklerin tamamen farkındaydılar, tıpkı çalışanlarının dünyanın geri kalanını insanlık dışı koşullar altında yaptıklarını bildikleri benzer biçimde: sonsuz saatlerce yine eden ağır emek verme, fena hijyen ve yalnız şirket için bir dikiş makinesi.
Ve hepsi günde yalnız 1,25 dolara – hayatları pahasına ödedikleri yetersiz bir ücret.
Bugün, yabani otlar Dakka’nın eteklerinde kalan molozları kapladı. Bununla beraber, BM’nin Internasyonal Emek verme Örgütü’nden Internasyonal Şeffaflık Örgütü’ne kadar birçok kurum, hazır giyim endüstrisindeki emek verme koşullarının mühim seviyede iyileşmediğini ve işçilerin mali sömürüye maruz kalmaya devam ettiğini bildiriyor. Hazır giyim sektöründe insan hakları, saygınlık ve adil ücretler risk altındadır. Aynı şey maden çıkarma endüstrileri, elektronik yada ziraat benzer biçimde ötekiler de ilgilendiriyor.
Hepimizin utanması ihtiyaç duyulan bir şey var ise, o da dünyanın en fukara insanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için yeterince şey yapmamaktır – ve onların içinde bulundukları fena durum çoğu zaman bizim kendi alışveriş alışkanlıklarımızdan doğar. Bu yüzden, bu skandalın üstesinden gelmek için, Avrupa Birliği’ne ürün ithal eden şirketlerin küresel tedarik zincirlerinde yoksulluk seviyesinin altında ücret ödeyen herhangi bir işçi için bir vergi ödemesini gerektiren bir “Adil Sınır Vergisi” öneriyoruz.
Çözümün bir kısmı, üçüncü ülkelerden emtia ithal eden ve satan şirketlerin fena düzenlemelerden faydalanmamasını ve böylece dünyanın öteki ucundaki insanları muhtaç yada internasyonal yoksulluk eşiklerinin altında bırakmamasını sağlamak olacaktır. Dünya Bankası. Dünya Bankası, mensup oldukları ülke kategorisine bağlı olarak – düşük gelirli, alt-orta gelirli yada üst-orta gelirli – sırasıyla günde 2,15 ABD Doları, 3,65 ABD Doları yada 6,85 ABD Doları’ndan azca kazanan işçileri (aşırı derecede) yoksul olarak kabul eder.
Bu yüzden, bu “Adil Sınır Vergisi”nin oluşturulmasını savunuyoruz.
Bu mekanizma fazlaca rahat bir mantık izleyecektir: Kendi ülkelerindeki yoksulluk eşiğinin altında ücret alan işçiler tarafınca üretilen ürünleri AB tek pazarına ithal eden herhangi bir şirket, söz mevzusu eşik ile söz mevzusu eşik arasındaki fark tutarında bir vergi ödemek zorunda kalacaktır. işçilerinin almış olduğu maaş.
Mesela, bir giyim markası, AB’de satış için yoksulluk eşiği 3,65 dolar olan Bangladeş’ten T-shirt ithal ederse, firmanın bu tişörtleri meydana getiren işçi(ler)in maaş maliyetini beyan etmesi gerekecektir. gümrük yetkililerine gömlek. Ve kendisine yada – bir çok vakit – kendisine mesela günde 2,60 dolar ödendiği ortaya çıkarsa, firmanın aradaki farkı AB’ye ödemesi gerekir – doğrusu 1,05 dolar.
Bu mekanizmanın esası üç yönlüdür. İlk olarak, AB’de etkinlik gösteren firmalar, küresel tedarik zincirlerinde maaşları yükseltmek ve böylece üçüncü ülkelerdeki işçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için açık bir teşvike haiz olacaktır. İkinci olarak, emek verme standartları ve düzenlemelerinin zayıf olduğu ülkelerde reformları yönlendirmelidir. Üçüncüsü, Avrupalı tüketiciler aşırı sömürüye katkıda bulunmayı bırakacaktır.
Doğal yukarıda da belirttiğimiz benzer biçimde bu yalnız hazır giyim sektörünün problemi değil. Bu yüzden, AB’nin aşırı yoksulluğu hafifletmek için elinden gelen her şeyi yapmasını sağlamak için önlem öteki sektörlere de uygulanmalıdır.
Bu şekilde bir mekanizmanın yokluğunda, varlıklı ülkelerdeki işçiler ile toplumsal refahın neredeyse asla olmadığı ülkelerde yaşayanlar arasındaki uçurumun daha da açılacağına inanıyoruz. Batılı ülkeler, tıpkı COVID-19 salgını esnasında yaptıkları benzer biçimde, bir kriz anında bile işçilerine makul maaşlar ödenmesini sağlayabilir. Sadece bu, yoksul ülkelerin karşılayamayacağı yada en azından liderlerinin öncelik vermediği bir lüks.
Gene de, Avrupalıların aşırı yoksullukla savaşım etmek için yapabilecekleri bir şey var ve bu, dünyanın dört bir tarafındaki çalışkan insanları sefalete hapseden sapkın bir sistemi beslemekten caymak.
Editörün notu: Yazarlar, bu senenin Ocak ayında AB bütçesi için “Adil Sınır Vergisi” ve öteki yenilikçi kaynaklar hakkında raporlarını sunacaklar.