https://etwinningonline.eba.gov.tr/author/nikahguvercini/ https://etwinningonline.eba.gov.tr/author/webmasterplatformu/ https://tr.pinterest.com/hakanndoyman99/ https://pxhere.com/tr/photographer/4015030 https://www.reddit.com/user/kappakimin https://moz.com/community/q/user/kappakimin/edit https://www.zillow.com/myzillow/profile/ https://etwinningonline.eba.gov.tr/author/kappa/ https://www.awwwards.com/kappa-kimin/ https://about.me/hasankappa https://dribbble.com/Acaba https://gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr/kisi/hakanndoyman99 https://dashboard.twitch.tv/u/kppakmn19/settings/channel/about#profile-settings https://cibertronic.edu.pe/my-account/settings/ https://manja.tunasukm.edu.my/dashboard/settings/ https://lwccareers.lindsey.edu/profiles/a6f44b44-904c-4e46-a4d0-85c9835f7572/edit https://radiocut.fm/user/kappa/ http://www.travelful.net/location/5139994/t%C3%BCrkiye/kappa https://gitlab.com/users/hakanndoyman99/following https://commiss.io/kappakmn https://discuss.machform.com/u/kappakmn https://iszene.com/user-201348.html http://www.askmap.net/location/6548057/t%C3%BCrkiye/kappa https://rosphoto.com/users/edit/?jrm=a96b2 https://thegreenparent.co.uk/forums/newtopic/228/

görüş | Hayatımı Değiştiren Harry Belafonte Hitabı

25blow1 jltq facebookJumbo

2013 yazında, Midtown Manhattan’daki Ford Foundation’da gün boyu devam eden bir takım konuşmaya katıldım. Çağdaş Haklar İçin Önümüzdeki Yol: Değişime Kur Yapma etkinliği, sivil haklar hareketinin yarı yüzüncü yılını kutlamayı amaçlıyordu.

Panelim sabahtı fakat öğle yemeğine kaldım zira Harry Belafonte ve aktivist Dolores Huerta da panele katılıyordu. Belafonte ile daha ilkin bir kez tanıştım ve ona fanatik kaldım. Ailemin bilmiş olduğu genç, yakışıklı calypso şarkıcısı Belafonte’yi tanımıyordum. Onu, Kara ABD’nın yaşlı bir devlet adamı olarak tanıyordum, artık çakıllı sesi ciddiyetini yalnızca derinleştiriyor gibiydi.

O sırada 86 yaşlarında olan Belafonte hayal kırıklığına uğratmadı. O günkü sözleri hayatımı değiştirecekti. Şık krem ​​rengi bir ekip elbise giymişti, süper ötesi söz söylüyordu ve bilgiliydi – hatta kimi zaman şiirseldi – hazır bir metinden okuyup okumadığını görmek için boynumu kaldırdım. Fakat görebildiğim hiçbir not yoktu; Belafonte’nin parlaklığına gerçek zamanlı olarak şahit oluyorduk. Sözleri, kimseyi esirgemeyen bir ateşle yandı.

Dünyanın en büyük vakıflarından biri, bir hayırseverlik kalesi olan Ford Vakfı’nın yiyecek odasında oturan Belafonte, “Hayırseverliğin probleminin büyük bir parçası bulunduğunu düşünüyorum” zira gerçek değişiklik yaratıcılarını finanse etmekte başarısız oluyor. Kendi ifadesiyle, hayırseverlere para dilenmekten bıkmış olduğu için o gün etkinliğe gideceğinden güvenilir değildi, bir tek yeni kriterlere bakılırsa ayarlanacak teklifleri geri göndermelerini sağlamak için, yönetim kurulu odalarındaki insanoğlu “söyleyen yetersiz cömertliğiniz için size başvurabilmemiz için dili iyi mi şekillendireceğimizi sokak.

Kendini beğenmişliğin cazibesiyle baştan çıkarıldığına ve susturulduğuna inanılmış olduğu Siyah liderleri kınadı ve şöyleki dedi: “Liderlerimize ne kadar oldukça para fırlattılarsa, onlara o denli oldukça seçim gücü verdiler, onlara o denli oldukça Siyah partiler ve ilerici partiler verdiler. ve bu ufak odalarda oturup kendi melodilerine bakılırsa dans edebiliyorlardı, aşağıda topluluklarda neler olup bittiğini tamamen gözden kaçırdılar.

Belafonte’nin söylediği benzer biçimde, “Bir güç vizyonu olmaktan oldukça, bir gerekseme gölgesi haline geldik.”

Sivil haklar hareketinin ilk başarılarından sonrasında politika kurumu üstündeki baskının kesilmesini şu sözlerle azarladı: “Açgözlülüğe teslim olduk. Hazcı zevklerimize teslim olduk. Sivil haklar hareketini yok ettik. Elde ettiğimiz büyük başarı hasadına baktığımızda, topluluklarımızın tüm genç hanım ve erkekleri Wall Street şölenine, büyük iş ve fırsatlara koştu. Ve bu dikkat dağınıklığında, tarlayı nadasa bıraktılar.”

Hip-hop hakkında yorum yapmak için bile vakit ayırdı. Sokak habercisi başlangıcını beğendi, sadece kurumsal açgözlülükle yozlaştığına inanıyordu. “Wall Street jingle’ı duydu, sonrasında tüccarlar devreye girdi ve bu kültürü, sonucunda kültürü eline geçiren tüm oyalamalarla süslemeye başladı” dedi.

O zamanlar ikinci döneminde olan Başkan Barack Obama ile alakalı değerlendirmesi sert ve boyun eğmezdi. Obama’nın “bir ümit sebebi, fırsat ve olasılıklar için bir niçin bulunduğunu ve bence o ana, anın vermeye istekli olduğundan daha fazlasını bahşettiğimizi” söylemiş oldu.

Başkanın “yönetimini bizim görmesini istediğimiz şekilde” gördüğüne inanmadığını söylemiş oldu. Belafonte devam etti, “Bence Bay Obama’nın fikir makinesinde noksan olan temel bileşen, onun köktencilik düşünceyi boğmuş olmasıdır.”

Burada ayrıldım. Obama’nın kendisi köktencilik düşünceyi boğmuş ya da bastırmış değildi, daha ziyade onun varlığı, genel olarak cemiyet için, ırksal meselelerin tartışılması söz mevzusu olduğunda odadaki havanın çoğunu emmişti. Bu dinamik, 2012’de Trayvon Martin’in George Zimmerman tarafınca öldürülmesi ve Belafonte’nin konuşmasından birkaç gün ilkin Zimmerman’ın katliam ve adam öldürme suçlamalarından beraat etmesiyle değişmeye başladı. Bu beraat sonucu ve onun ürettiği Black Lives Matter hareketi, Obama’yı ve başkanlığını değiştirecek ve Obama’nın kalıcı miraslarından kabul edilen My Brother’s Keeper Alliance’ın doğuşu olacaktı.

Fakat köktencilik düşüncenin sönümlenmesiyle ilgili nokta, Belafonte’nin konuşmasının her yerine dokunmuştu ve en oldukça hatırladığım kısım buydu. “Köktencilik düşünürler nerede?” diye sordu.

Yaşamının bu aşamasında, zamanının çoğunu “baskımız karşısında rahat olanları rahatsız etmek için gençleri daha asi olmaya, daha öfkeli olmaya, daha saldırgan olmaya teşvik ederek” geçirdiğini deklare etti.

Sıcak bir Temmuz günüydü, o seanstan sonrasında The Times’ın ofisine geri dönmeye karar verdim ve bu sırada Belafonte’nin sorusu aklımda tekrarlanıp durdu. Bir yazar olarak oldukça ufak oynadığım, toplumu ve sistemlerini onlara hakikaten meydan okumak yerine ele alıp yorumladığım gerçeği beni elde etti. Ustalaşmış kibirlerle serenatlanarak uykuya dalma tehlikesiyle karşı karşıyaydım. Bir fırsatı ve sorumluluğu boşa harcıyordum.

Belafonte’nin sorusu bundan bu şekilde benimle yaşadı ve yazdıklarımı ve iyi mi yazdığımı değiştirdi ve birkaç yıl ilkin beni son olarak kitabım olan “Bildiğiniz Şeytan: Siyah Bir Güç Manifestosu” yazmaya teşvik etti. Benim Atlanta’ya taşınmamı elde eden şey, o kitabın teziydi, Siyahların enerjisini birkaç Cenup eyaletinde pekiştirmek için Büyük Göç’ü tersine çevirmekti.

Belafonte’den bahseden birkaç köşe yazısı yazdım ve sonrasında beni devamlı aradı. Onun ve en iyi arkadaşı Sidney Poitier’nin 90. yaş günlerinde muhteşem hayatları hakkında bir takdir yazdım. (Yedi gün arayla doğdular.) Kitabımın The Times’da alıntılanan bir bölümünde Belafonte’den esin alındı. Ve geçen yıl Poitier’in ölümü üstüne bir köşe yazmıştım.

Belafonte her seferinde teşekkürlerini dile getirdi. Bunu yazarken, ona teşekkür edenin ben olduğuma dair net bir cevap verdiğimi umuyorum. Onlara önemsizmiş benzer biçimde davranma riskiyle karşı karşıya olduğum bir zamanda, düşüncemi ve görevimi netleştirmeme yardım ettiğini.

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir