ABD halkı onun en kuvvetli gücü ve en korkulu tehlikesi olabilir. Bunun kanıtını politika bilimi metinlerinde yada köşe yazılarında yada Andrew Jackson yönetiminin tarihlerinde bulabilirsiniz. Ya da 1991’den 2018’e kadar hafta içi “The Jerry Springer Show”da kültürel popülizm oyununu izleyebilirdiniz.
Perşembe günü 79 yaşlarında ölen Springer, talk şovunu bolca ve keskin bir peynir çarkı benzer biçimde sundu ve dağınık ziyafet için stüdyo kapılarını açtı. İnsanlar ya da onların seçilmiş, garip versiyonları devreye girdi: anne-kız dominatriksler, çeşitli vücut kısımlarını kesmiş insanoğlu, bir atla evlenen bir adam.
TV Rehberi, “The Jerry Springer Show”u TV tarihinin en fena programı olarak seçti ve program, “Altın Küre yok, Emmy yok, saygı yok” ile övünen girişinde bu ödülü kucakladı. Bir tek gerçekliği, siğilleri ve her şeyi sunduğunu savunarak, eleştirmenlerinin buğu büyüleriyle alay etti. Adı, OJ Simpson davası, realite-TV süreci ve sonunda belirli başkanlık tartışmaları süresince devam edecek olan utanmaz bir duyarlılığın kısaltması olan bir eylem haline geldi.
Bu hikayenin güzel, saygılı hatıra versiyonu, Springer’in basit insanların tüm karmaşalarında mühim bulunduğunu öne sürmek için TV’nin elitist görgü kurallarına karşı çıktığını söylemektir. Dahası, öteki basit insanoğlu onları önemsiyordu, milyonlarca insan. Bu açıdan bakıldığında, “Roseanne”in birkaç yıl ilkin prime time’da yapmış olduğu şeyin gündüz-TV versiyonunu yapıyordu.
Burada bir nokta var: Springer, bilhassa gösterisinin ilk yıllarında, ne kadar aşırı olursa olsun, konuklarıyla ilgileniyor gibiydi. Bu işi bu kadar uzun süre insanları sevmeden – soyut bir kavram olarak değil, onların düzeyinde – yapmak, uzun bir otuz yıl ederdi.
Kolay cevap, Springer’in çılgınca başarı göstermiş şovunun bu insanlarla alay etmiş olduğu ve sömürülerini yaygınlaştırdığıdır. Çöp TV bile etik varsayımlara nazaran çalışır – “Jerry Springer Show”, “The Jerry Springer Show” için aday olmanın bir onur nişanı olmadığını kabul eder – sadece Springer’s benzer biçimde programlar, seyircilere groteskliğin tadını çıkarma izni verdi. Çadırı sonunda kendi şovunun ötesine geçen bir insan sirkinin sirk şefiydi (1998 filminin adı).
Gene, tartışmak zor. İşiyle ilgili bir komiklik anlayışı olan Springer’ın kendisi, kültürün “demokratikleşmesi” olarak adlandırdığı örtmecedeki rolünü kabul etti.
Sadece şovu, tüm popülistler benzer biçimde TV popülistlerinin de yalnız geniş, dolayımsız gerçekliği yansıtmadığını gösterdi. Halkı kimin temsil edeceğine onlar karar verir. İzleyicilerini seçer ve şekillendirirler; hangi halkın sözlerinin duyulacağına ve kimin gösteriye dönüştürüleceğine karar veriyorlar. Değişik türden hikayeleri daha pozitif bir tavırla sergilemeyi ve gene de hit olmayı seçebilirsiniz; Springer’ın talk show’unun reytinglerde düello yapmış olduğu Oprah Winfrey’e bakın.
Springer, televizyonun ve popüler kültürün değersizleştirilmesini buluş etmedi. Şovu, Phil Donahue’ninki benzer biçimde ara sıra ayak parmağını çamura batıran önceki talk şovlarına nazaran modellendi ve yükselişi Howard Stern gibilerle beraber geldi. (“Springer”ın erken, sorunlara yönelik enkarnasyonu reytinglerde pek başarı göstermiş olmadı.) Ve şov, aynı hararetli akımlarda yükseldiği için realite TV yaratmadı: Aynı devrin bir ürünüydü. bu bizlere “Gerçek Dünya” ve “Polisler” i verdi.
Fakat en yetenekli hızlandırıcılardan biriydi ve şehvetle burun dalışına yöneldi. Ondan sonrasında realite-TV tufanı geldi – hepsi sömürücü, fena ruhlu yada alaycı değil, fakat yeterince. İnternet ve toplumsal medya, insanların bir talk-show kitapçısına gerek kalmadan kendilerini ve başkalarını halkın gözü önüne koymalarına olanak tanıyor. ABD şok edilemez hale geldi.
Ve Springer’in insanlara istemeleri gerektiğine inandıklarını değil, istediklerini vermedeki başarısı televizyonun ötesinde yansılamak edildi.
İnsanlar kimi zaman kültürel hareketleri siyasetle ilişkilendirmeye direnirler, sadece Springer’ın kendisi bir TV yıldızı olmadan ilkin bir politikacıydı. Robert F. Kennedy’nin 1968 başkanlık kampanyasında çalıştı ve sonrasında Cincinnati belediye meclisi üyesi ve belediye başkanı oldu. Bir işten elde edilmiş beceri setinin diğerine çeviri edildiğini fark etti ve o zamandan beri kapının her iki yöne de açıldığını öğrendik.
İnsanların yüksek fikirli söylem yerine çatışmayı ve iskemle fırlatmayı seçeceğine dair iddiaya girmek, sonunda hem kablolu haberlerde hem de realite TV’de başarı için bir reçete olacaktır. Ve her iki alanda da içgüdüsel olarak başarı göstermiş olan bir adayın – “Apprentice” sunucusu ve “Fox & Friends” müdavimi Donald J. Trump – izleyicinin kimliğine ve kameranın kışkırtma iştahına yönelik amansız bir çağrının en mühim şey bulunduğunu göstermesi gerekiyordu. Amerikan sahnesinin merkezine giden en süratli yol.
Gene, Springer’in Başkan Trump’ı mümkün kıldığını söylemek abartı olur; aday, 1980’lerden beri bir medya kişiliği geliştiriyordu. Sadece benzer programlama içgüdülerini paylaştılar.
Springer, İngiliz televizyonu için 2016 seçimlerini haber yapmış oldu ve kendi altın çağı ile Trump süreci içinde bazı paralellikler bulunduğunu kabul etti. Bükülme – bir ihtimal bir Springer bölümündekiler kadar baharatlı değil, fakat gene de – yaşam boyu liberal olan Springer’ın Başkan Trump’ı açıkça küçümsemesi. 2016 genel seçim tartışmasının arkasından tweet attı: “Hillary Clinton Beyaz Saray’a ilişkin. Donald Trump benim programıma ilişkin.”
Tarihin başka planları vardı. Görünüşe nazaran “Jerry Springer Show” artık her yerdeydi.